Günümüzde uygarlığın ve bilgi toplumunun her alanda ihtiyaç duyduğu enerjinin önemi
giderek artmaktadır. Enerji, uygarlığımızın temel girdisi olup, üretim ve tüketimi, kalkınma
ve gelişmişlik düzeylerini ölçmede kullanılan en geçerli göstergelerdendir.
Sürekli artan enerji ihtiyacını karşılamada mevcut kaynakların yetersiz kalması sonucu
alternatif enerji kaynaklarını bulma ve geliştirme çalışmaları hız kazanmıştır. Zira klasik
yöntemlerle yapılan, özellikle fosil yakıt kaynaklı enerji üretim ve tüketimi, doğada onarılması
imkansız zararlara yol açmaktadır. Dünyadaki yaşanabilir ortamın korunması,
iklim değişikliğinin sebep olduğu zararlı etkilerin yanı sıra, enerji üretim ve tüketiminden
kaynaklanan çevre tahribatının azaltılması gibi konular tüm insanlığa sorumluluk
yüklemektedir. Bu sorumluluğun gereği olarak ulusal ve uluslararası hukuki düzenlemelerin
yapılması, enerji üretimi teknolojilerinde ve kaynak seçiminde çevresel etkilerin
öncelikle dikkate alınması enerji kullanımında verimliliğe azami özenin gösterilmesi
gibi hususlar giderek öncelik ve ağırlık kazanmaktadır.
Bu nedenle, küresel ölçekte çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine sebep olan klasik fosil
yakıt kaynaklı enerji üretim sistemleri ve geleneksel üretim teknolojileri yerine, çevresel
etkileri daha az olan, sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik sağlayan enerji kaynaklarını
bulmak ve yeni teknolojiler geliştirmek zorunlu hale gelmiştir. Hem fosil kaynakların
sınırlı ve yerine yenisi konulamayacak bir enerji kaynağı olması, hem de üretim ve
tüketim yöntemlerinden kaynaklanan çevre kirliliği, yenilenebilir, sınırsız ve çevreye
uyumlu kaynak ve teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesini gerekli hale getirmiştir.
Güneş enerjisinin de dahil olduğu yenilenebilir enerji kaynakları bu nedenle önem kazanmıştır.
Güneş enerjisi; potansiyeli, kullanım kolaylığı, temizliği, yenilenebilirliği ve çevre dostu
olması gibi nedenler ile diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre daha kolay bir şekilde
yaygınlaşabilecek durumdadır. Diğer enerji kaynaklarına göre kurulum maliyetlerinin
yüksekliği, düşük verim, düşük kapasite faktörü ve benzeri bazı teknolojik ve ekonomik
zorlukların aşılması, güneş enerjisini gelecekte daha da cazip hale getirecektir.
Türkiye, güneş enerjisi konusunda son derece elverişli bir konumda olmasına rağmen
sahip olduğu potansiyeli yeterince kullanamamaktadır.
Bu çalışmada, yenilenebilir enerji kaynakları arasında potansiyel ve üretim teknolojileri
bakımından farklı ve önemli bir yeri olan güneş enerjisi sistemleri, kullanılan teknolojiler,
Dünya ve Türkiye’de güneş enerjisi potansiyeli, bu konudaki gelişmeler, maliyet,
mevzuat, teşvik ve finansman konularına ve ayrıca daha fazla bilgi almak isteyenler
için geniş bir kaynakça bölümüne yer verilmiştir. Türkiye’nin güneş enerji potansiyelini
kullanma derecesi, ilgili mevzuat, teşvik ve finansman konuları araştırılmış, ülkemizin
güneş enerjisinden daha etkin ve verimli bir şekilde faydalanması hakkında değerlendirme
ve önerilerde bulunulmuştur.
Güneş enerjisi, güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklindeki füzyon sürecinden
açığa çıkan ışıma enerjisidir. Termonükleer bir reaktör olan güneşten çeşitli
dalga boylarında (62 MW/m2) enerji yayılmakta ve güneşin bütün yüzeyinden yayılan enerjinin sadece
iki milyarda biri yeryüzüne gelmektedir. Dünya’ya güneşten, 150 milyon km kat ederek gelen enerji,
dünya’da bir yılda kullanılan enerjinin yaklaşık 15 bin katıdır.
Güneş enerjisinin atmosfer dışındaki ışınım değeri yaklaşık 1.370 W/m2‘dir. Güneş
enerjisinin yeryüzündeki dağılımı dünyanın şekli nedeniyle büyük farklılıklar göstermekte
olup, dünyaya gelen ortalama güneş enerjisi 0 – 1.100 W/m2 mertebesindedir.
Güneş radyasyonunun enerji olarak % 46’sı spektrumun kızılötesi bölgesinde, % 45’i
görünür ışık bölgesinde geri kalan yüzdesi de mor ötesinde bulunur.
Güneş ışınımının tamamı yer yüzeyine ulaşmaz, % 30 kadarı dünya atmosferi tarafından
geriye yansıtılır, % 50’si atmosferi geçerek dünya yüzeyine ulaşır. Güneşten gelen
ışınımının % 20’si ise, atmosfer ve bulutlarda tutulur. Bu enerji ile Dünya’nın sıcaklığı
yükselir ve yeryüzünde yaşam mümkün olur. Rüzgar hareketlerine ve okyanus dalgalanmalarına
da bu ısınma neden olur. Yer yüzeyine gelen güneş ışınımının % 1’den azı bitkiler tarafından fotosentez olayında kullanılır. Bitkiler, fotosentez sırasında güneş
ışığıyla birlikte karbondioksit ve su kullanarak, oksijen ve şeker üretirler. Fotosentez,
yeryüzünde bitkisel yaşamın kaynağıdır. Dünya’ya gelen bütün güneş ışınımı, sonunda
ısıya dönüşür ve uzaya geri verilir.
Güneş enerjisinden yararlanma konusundaki çalışmalar özellikle 1970’lerden sonra
hız kazanmış, güneş enerjisi sistemleri, teknolojik olarak ilerleme ve maliyet bakımından
düşme göstermiş ve güneş enerjisi çevresel bakımdan temiz bir enerji kaynağı
olarak kendini kabul ettirmiştir.
Geçtiğimiz Mayıs ayında yaptığı açıklama ile şaşırtan Saudi Aramco'nun ardından bir şaşırtıcı haber de Rus petrol ve doğalgaz ihracatında dev isimlerden biri olan Viktor Vekselberg'den geldi.
Devamını oku...GTM Research ve SEIA'nın yaptığı araştırmaya göre ABD'nin California Eyaleti tek başına gerçekleştirdiği güneş yatırımları ile İngiltere, Belçika, İspanya, Hollanda ve Avustralya'yı geride bıraktı.
Devamını oku...
Evinize kuracağımız bir güneş enerjisi sistemi ile dilediğiniz miktarda elektrik enerjisi sağlayabilirsiniz.